Sakral agenez nasıl tedavi edilir
İçerik
Omuriliğin son kısmında sinirlerin gelişiminin gecikmesine neden olan bir malformasyon olan sakral agenezisin tedavisi genellikle çocukluk döneminde başlar ve çocuğun sunduğu semptom ve malformasyonlara göre değişiklik gösterir.
Genel olarak, sakral agenezi doğumdan hemen sonra bebeğin bacaklarında değişiklikler olduğunda veya anüsün yokluğunda tespit edilebilir, ancak diğer durumlarda ilk belirtilerin ortaya çıkması birkaç ay veya yıl sürebilir, bu da tekrarlamayı içerebilir. idrar yolu enfeksiyonları, sık kabızlık veya dışkı ve idrar kaçırma.
Bu nedenle, sakral agenezide en yaygın kullanılan tedavilerden bazıları şunları içerir:
- Kabızlık çareleriDışkı inkontinansı sıklığını azaltmak için Loperamide gibi;
- İdrar kaçırma için çarelerSolifenacin Succinate veya Oxybutynin Hydrochloride gibi mesaneyi gevşetmek ve sfinkteri güçlendirmek, idrar kaçırma olaylarını azaltmak için;
- Fizyoterapi özellikle alt ekstremitelerde güç ve hassasiyetin azaldığı durumlarda pelvik kasları güçlendirmek ve inkontinansı önlemek ve bacak kaslarını güçlendirmek;
- Ameliyat örneğin anüs yokluğunu düzeltmek gibi bazı malformasyonları tedavi etmek için.
Ayrıca çocuğun bacaklarının gelişimini geciktirdiği veya işlevsiz kaldığı durumlarda, nörolog ve çocuk doktoru, yaşam kalitesini iyileştirmek için yaşamın ilk yıllarında alt ekstremitelerin kesilmesini önerebilir. Böylece çocuk büyüdükçe bu yüksekliğe kolayca uyum sağlayabilir ve normal bir hayat sürebilir.
Sakral agenezinin belirtileri
Sakral agenezinin ana semptomları şunları içerir:
- Sürekli kabızlık;
- Dışkı veya idrar kaçırma;
- Tekrarlayan idrar enfeksiyonları;
- Bacaklarda güç kaybı;
- Bacaklarda felç veya gelişimsel gecikme.
Bu semptomlar genellikle doğumdan kısa bir süre sonra ortaya çıkar, ancak bazı durumlarda, ilk semptomlar ortaya çıkana kadar veya örneğin rutin bir röntgen muayenesi ile hastalık teşhis edilinceye kadar birkaç süre geçebilir.
Normalde sakral agenez kalıtımsal değildir, çünkü genetik bir problem olmasına rağmen ebeveynlerden çocuğa geçmez ve bu nedenle aile öyküsü olmasa bile hastalığın ortaya çıkması yaygındır.